OTORİTEYE BAŞVURMA SAFSATALARI

Bu bölümdeki safsatalarda ortak olan nokta, savı kabul ettirmek için, bir otoriteye veya geleneklere, adetlere v.s. başvurulmasıdır. Otoriteye Başvurma Safsataları adı verilen grupta şu safsatalar yer alır: Bir Bilen Safsatası, Yetkin Olmayan Otorite Safsatası, İnanca Başvurma Safsatası, Ortak Tutuma Başvurma Safsatası, Grup Baskısı Safsatası, Faydacı Safsata, Mazruf Değil Zarf Safsatası, Genetik Safsata. Yalnızca günümüze insanına özgü olan Daha Yeni, Daha İyi Safsatası ve Doğala Başvurma Safsatası da bu türün içinde değerlendirilebilir.

Otoriteye başvurma safsatasında dikkat etmemiz gereken önemli bir konu, otorite sayılan kişinin sözlerinin doğru aktarıldığından emin olmaktır. Çünkü yerli ve yersiz otoriteye başvurulduğu durumlarda çoğunlukla alıntı yapılmakta, bu alıntılar sık sık orijinal sözlere sadık kalmamaktadır.

Bir Bilen Safsatası (İng. argument to authority /appeal to authority)

Bir bilen safsatası, bir savın kabulü için otoriteye (kişi, örf, adet, kurumlar vs.) veya bunlara duyulan saygı veya korkuya başvurmaktır. Kişinin kendi tercih ve sorumluluklarıyla ilgili kararların denetimini, kendisinden daha iyi bildiği inancıyla başka birinin otoritesine bırakmasıdır. Basın ve akademik çevre tarafından sıkça başvurulur.

“Sen kırmızıda geçmiş olmalısın, otomobiline çarptığın adam kırk yıllık şöför.”

“Bu diş macunu daha iyi çünkü Ege Üniversitesi tavsiye ediyor.”

“Nuh’un gemisi bulunmuş. Gazete yazdı.”

“Bütün astronomlar aya ayak basıldığını söylüyorlar. Artık bunu tartışmak saçmalıktır.”

Yazar aya gidildiği savına kuşku düşüren delilleri yok sayıyor. Konuyla ilgili kaynakların astronomi eğitimi almamış olanların da erişimine açık olduğunu görmezden geliyor.

“Doktorum mamografinin zararsız olduğunu söylüyor, onun için çekinmeden her yıl yaptırmalısın.”

Yazar bu konuda kuşku bildiren yetkin yayınların varlığını ve mamografinin önleyiciliğini istatistiksel olarak doğrulamayan veriyi yok saymaktadır.

“Bu kadar ilahiyat profesörü Peygamber sünnetine uymanın İslam’ın şartı olduğunu söylüyor, sen aksini söylüyorsun. İHL bile okumadın, sana mı inanalım?”

İslam dininin kaynakları herkesin erişimine açıktır, değerlendirmek için diploma gerekmez.

“Asaf Savaş Akat yüksek borcun büyümeye engel olmadığını söylüyor.”

  1. Konu iktisatçılara özgü olacak kadar karmaşık değildir.
    II. Farklı düşünen iktisat otoriteleri var.

 

Yetkin Olmayan Otorite Safsatası (İng. fallacy of unqualified source)

Bir savı desteklemek için, o konuda bilgi sahibi olmayan kişileri uzman olarak göstermekten doğan hatalı çıkarımdır.

“Yumurta yemiyorum çünkü doktorlar yumurtanın kolesterol yaptığını söylüyorlar.”

Diyetisyenler söylemiyorlar.

“Çocuk eğitimini üç çocuk büyütmüş kadından daha mı iyi bileceksin?”

 

İnanca Başvurma Safsatası (İng. appeal to belief)

Bir fikir ya da savın doğruluğunu, insanların çok büyük çoğunluğunun ona inandığını ya da tüm insanların onu bütün zamanlar boyunca benimsediğini savunarak öne sürmekten doğan hatadır.

“Tanrı vardır. Çünkü ben inanıyorum. Sen de inanırsan anlarsın.”

 

Ortak Tutuma Başvurma Safsatası /Grup Baskısı Safsatası (İng. appeal to common practice / bandwagon /peer pressure)

Düşünceyi kabul ettirmek için büyük çoğunluğunun ortak bir davranışı olduğu düşüncesine başvurarak doğru olduğunu öne sürmektir. İnanca başvurma safsatasına benzer.

“Herkes işe girmek için kayırmacılık yapıyor. Öyleyse bu benim de hakkımdır.”

“Artık sokakta tayt giymek ahlaksızlık değil çünkü herkes giyiyor.”

“Dünyada Arapçanın dışında namaz kılan tek bir cemaat yok. Bir milyar insan yanılıyor olamaz. Demek ki namaz yalnızca Arapça kılınır.”

“Kadınlar bilinen tarih boyunca evde oturmuşlardır. Evde oturmayı sürdürmelidirler.”

“Bizim oranın kışları soğuktur ve evler hep taştan yapılmıştır. Demek ki taş duvarın yalıtım değeri iyidir.”

Bir öneriyi kabul ettirmek için deliller sunmak yerine bir grubun baskısını veya beğenisini öne sürme hatasına grup baskısı safsatası denir.

“A: Bence eşcinselliği övenler bunun yayılmasına yol açarak topluma zarar veriyorlar.
B: Sen bir faşistsin ve nefret suçu işliyorsun. Çoğunluk böyle düşünüyor.
A: O zaman bu kadar sert olmayayım ve hoş göreyim bari.”

“İşe almada erkeğe öncelik verilmesi de ne demek? Hangi çağdayız? Çağdaş dünyada böyle ilkellikler kalmadı artık.”

“Sen de nar dikmelisin. Bak narcılar ne kadar çok kazanıyorlar.”

Bu safsata geçtiğimiz yıllarda toplam nar sunumunun istemi karşılamaması ve fiyatların yüksek seyretmesi nedeniyle yaygınlık kazanmış ve pek çok Türk çiftçisi yetiştirdiğinden vazgeçip nar dikmiştir. Sonuçta nar fiyatı hızlıca düşmüş, karlılık azalmış, narını denize, ırmağa döken çiftçiler olmuştur. Eleştirel düşünemeyen ve fiyatı belirleyen nedenleri göz ardı eden yetiştiriciler bunun cezasını çekmişlerdir.

Bu safsata türüne güncel yazında İnsan Kaynaklı Küresel Isınma’yı (İKKI) kabul ettirmek için hemen her zaman başvurulur. BM’nin bilim adamlarından oluşturduğu Devletlerarası İklim Değişikliği Kurulu’nun (IPCC) varlığı nedeniyle bilim dünyasında İKKI konusunda bir uzlaşma olduğunu öne sürmek kolaylaşmıştır. Ancak geçen sürede farklı fikirler bildiren ve farklı hipotezler sunan veya kuşkucu bilim adamlarının sayısı azalmamıştır. İKKI hipotezinin politik sonuçları olduğundan bilimde çoğunluk ve uzlaşma kavramlarının çalışmayacağı ilkesi çoğu kez unutturulmaktadır.

Demokratik safsata da denilen bu iki safsata ideolojik olarak karşımıza aydın düşmanlığı olarak da çıkar. Bir kişi veya bir öbek çıkıp yaygın kimi kabulün veya davranışın yanlışlığını ve değişmesi gerektiğini savunduğunda, buna karşı en güçlü direnç çoğunluğun haklı olduğu veya ortalamanın bilgeliği savunusuyla gelir. Ortalamanın bilgeliği diye bir kavram gerçekten vardır. Kalabalığa gösterilen bir çuval pirincin kaç kilo olduğu kalabalığa sorulduğunda verilen yanıtların hemen hiçbiri doğru olmayacaktır ancak yanıtların ortalaması çuvalın ağırlığı kadar çıkacaktır. Ne var ki bilimsel veya ahlaksal konularda böyle bir olgudan söz edilemez. Sürü psikolojisi veya grup psikolojisi adıyla bilinen güdülenme ve davranış biçimleri belli koşullar altında çoğunluğun kolaylıkla haksız olabileceği ve hatta aptalca davranabileceğini gösterir.

 

Daha Yeni, Daha İyi Safsatası (İng. appeal to novelty)

Ortak tutuma /geleneğe başvurma safsatasının tersi gibidir. Son iki yüz yılda ortaya çıkmıştır. İlerlemecilik, modernizm, liberalizm ve benzer ideolojilerin savunusunda sıkça başvurulur. Çağcıl kültürde eski olanın mutlak kötü, yeni olanın mutlak iyi olduğu dogmasının üstü örtülü biçimde bulunmasından beslenir. Tüketiciye yönelik endüstri ürünleri, özellikle elektronik ürünler pazarı bu ön kabulü kamçılamıştır.

“İşe almada erkeğe öncelik verilmesi de ne demek? Hangi çağdayız? Çağdaş dünyada böyle ilkellikler kalmadı artık.”

“Eski sürümü almakta hata ettin. Aynı paraya programın son sürümünü alabilirdin.”

“Değişim için bizi seçin.”

Bu söylemde değişmiş olanın iyi olduğu ön kabulü gizli. Neyle neyin değiştirileceğinden söz edilmiyor. İyileşme ancak görece kötü olan parçayı görece iyi olduğu kanıtlanmış olanla değiştirerek sağlanır. Seçmenin dikkati değişmesini istediği şeyden kaçırılıp değişim eyleminin kendisine yöneltiliyor.

“Yeni Türkiye…”

 

Doğala Başvurma Safsatası (İng. appeal to nature)

Geçtiğimiz yüzyılda besin, ilaç, eşya, sistem ve fikirlerde yapaylık oranının artmasına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bir şeyin “doğal” olduğu için iyi, “yapay” olduğu için kötü olduğu kabulüne denir. Doğal kavramının tanımının yapılamamasından ve anlamındaki aşınmadan beslenir. Naturalistic fallacy ile karıştırılmamalıdır.

“Hint keneviri doğaldır, sağlığa zararlı değildir.”

“Bu ilaçlar doğal, onun için eczanede satılan haplar gibi yan etkisi yoktur.”

“Güneş ışığı doğaldır, sizi kanserle korkutmalarına izin vermeyin. Bakın pigmelere, hepsi bütün gün güneşin altında çıplak geziyorlar.”

“A: Askorbik asit C vitaminidir. Şekerlemenin üzerinde içinde askorbik asit olduğunun yazması seni korkutmasın.
B: Ama meyvedeki doğal. Bu ise yapay.
A: İkisi de aynı molekül.”

“Paketinde ‘%100 doğal’ yazıyor. İçinde sağlığa zararlı madde yoktur.”

Sınırları:
Bu safsata türünün ortaya çıkışı yenidir ve yaşamda artan yapaylığa verilen tepkiden beslenir. Yaşamda artan yapaylığa hiç bir tepki verilmemesi gerektiğini öne sürmek mantıklı olmaz. Sözgelimi “Taş Devri Diyeti” adlı kitabın kapağına bakarak yazarın doğala başvurma safsatası yaptığı öne sürülemez. Kitabın içeriği ve öğütlediği beslenme biçimi bilimsel bulgulara dayanıyor olabilir, doğrulanabilir verilerle desteklenmiş olabilir.

 

Faydacı Safsata (İng. pragmatic fallacy)

Bir şeyin bazı insanlar üzerindeki yararlı etkilerinden dolayı doğru olacağını varsaymaktır.

“Elektronik sigara benim sigarayı bırakmamı sağladı. İşe yarıyor.”

Sınır kaçakçıları: “Biz de mi dağa çıkalım?”

Aynı zamanda tehdit safsatasıdır.

“Emeklilik yaşı 50’ye indirilmelidir, yoksa memurlar mağdur olurlar.”

“Belediyeler bütün otobüslerini alçak tabanlı olanlarla değiştirmeliler çünkü tekerlekli sandalyedeki insanlar merdivenli otobüslere binemiyorlar.” 

 

Mazruf Değil Zarf Safsatası (İng. style over substance /tone argument)

Öneriyi yapan kişinin etkili dil, üslup ve şaşırtmaya başvurması veya tavırlarının, fikri sunuş biçiminin ikna edici rol oynaması durumunda ortaya çıkar.

“O efendi kılıklı adam hırsız olamaz.”

“Gülen çok kibar konuşan ve duygusal bir adam, bu kadar kötülüğü o işliyor olamaz.”

“A: Efendim mümtaz Peygamberimizin doğrum gününü yıllık törenlerle kutlamanın ne gibi sakıncası olabilir? Biz aziz halkımızın dinî değerlerine ve kutsallarına saygılıyız. Mevlüt kandilinin varlığı Kutlu doğum haftasını kutlamamıza engel değildir.
B: İşte böyle alçak, namussuz din satıcıları yüzünden bu din yeniliklerle tanınmaz duruma geldi. İslam’da yoktur böyle şeyler. Halkımız uymasın bu uydurukçulara.
A: Böylesine saygısız kişilerden din ve ahlak öğrenecek değiliz elbette. İzleyicilerimiz kimin haklı olduğuna karar vereceklerdir.”

Politikada bu yönteme sıkça başvurulur. Özellikle tarihsel mağdurluk bildiren ve kayırmacılık kovalayan toplum kesimlerinin sözcüleri bu yönteme sıklıkla başvururlar. Bir savcı ciddiyetiyle sunulmuş ve saygın kanallarda seslendirilmiş safsata dolu düzmece savlar, içerikten çok ambalaja bakmaya koşullandırılmış kalabalıklarca benimsenirler. İslam’ı karalayan söylemin temsilcileri, karşı kanadın yetersizliğini dikkatleri zarfa çekerek kullanırlar. Bu bağlamda zarf safsatası sıklıkla nitelikli adam karalama safsatası ve korkuluk safsatası ile bir arada bulunur. Deyim yerindeyse zarf safsatası, paspal ve samimi gerçeklerin takım elbise giydirilmiş profesyonel yalanlara dövdürülmesidir.

“A: Ne mozayiği ulan!
B: Görüldüğü gibi milliyetçi, ırkçı faşistler çokkültürlülükten öylesine nefret ediyorlar, kendilerine benzemeyenden öylesine korkuyorlar ki karşı sav sunmak yerine sözel şiddete başvuruyorlar, nefret suçu işliyorlar.”

 

Genetik Safsatası (İng. genetic fallacy)

Bir şeyi; kaynağı, kökeni veya başlangıcı açısından değerlendirmek, açıklamak veya reddetmekten doğan hatadır. Bir savın kaynağında bulunmuş bir kusuru delil kabul ederek savın veya şeyin gözden düşmesine neden olmaktır. Bir konuyu saptırma ve otoriteye başvurma safsatasıdır.

“Ben bunun babasını bilirim. Armut dibine düşer.”

“Türkler buraya Orta Asya’dan at üstünde geldiler. Bu yüzden onlardan iyi mimar çıkmıyor.”

“Tayyip Erdoğan kadının öncelikli görevinin aileye bakmak olduğunu söylüyor. Erdoğan güvenilmez bir kişidir, üstelik şeriatçı gelenekten gelmektedir, dolayısıyla söylediği yanlıştır.”

“A: Yeni Şafak gazetesi Oy ve Ötesi Derneği’nin Soros destekli olduğunu yazmış, okudun mu?
B: İktidar yalakası gazeteye mi inanacağım, kesin iftiradır.”