(İng. Prejudicial Language)
Fikri kabul ettirmek için, öneride duygu yüklü veya ahlaksal yargıda bulunan terimlerin kullanılmasıdır. Basın ve politikada çok sık karşılaşılır.
“Her aklı başında insan, Türkiye’nin AB üyeliğini destekler.”
AB üyeliğini desteklemeyenlerin aklı başından gitmiş kişiler olduğu ima ediliyor.
“Sağcılar ve sağduyulu solcular bize oy veriyorlar.”
Partiye oy vermeyen solcuların sağduyusuz insanlar olduğu ima ediliyor.
“Kültür Bakanlığı bütçesi bürokratların azizliğine uğradı.” (Türk basını, 2012)
Basın, olumsuz izlenim vermek istediğinde bakanlık yöneticileri için “bürokrat”, yönetim ilişkileri için “bürokrasi” sözcüklerini; olumlu izlenim vermek istediğinde aynı şeyler için “üst düzey yetkili” ve “idari işlemler” sözcüklerini kullanabilmektedir.
“Yusuf Halaçoğlu, Erdoğan’ın diplomasındaki mezuniyet tarihinin 1981 olduğunu fakat üniversitenin 1982 Temmuz ayında kurulduğunu öne sürdü.” (haberler.com, 25 Nisan 2014)
Basının en sık yaptığı ince yönlendirmelerden biri “bildirdi /beyan etti” ve “öne sürdü /iddia etti” sözlerini bilerek ve yanlış olarak birbirinin yerine kullanmasıdır. Bu örnekte Erdoğan yanlısı haberler.com sitesi, muhalif milletvekilinin nesnel, kolayca doğrulanabilir veya çürütülebilir demecini “öne sürdü” söz öbeğiyle iletmeyi yeğleyerek demecin gerçekdışı olduğu izlenimini yaratmaktadır.
“Demirtaş: Çözüm sürecini baltalamak isteyen milliyetçi ve ırkçılarla hareket etmeyeceğiz.”(Basın, 2 Haziran 2013)
Demirtaş, duygu yükü bulunan iki ifade birden kullanıyor: Çözüm sürecini olumsuz bulanların engelleme çağrısını veya girişimini, yapıcılıktan çok yıkıcılığı çağrıştıran ‘baltalama’ sözcüğüyle niteliyor. İkincisi, çözüm sürecini ‘baltalamak’ isteyen herkesin milliyetçi ve ırkçı olduğunu ima ediyor.
“Şairin dediği gibi:
Nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?”
Yalnızca duyguları kabartmak amacıyla üretilen slogan, şiir ve şarkılar kendi adına düşünemeyen kalabalıkları ateşlemek için kötüye kullanıldıklarında baştan aşağı safsata metinlerine dönüşürler. Bu iletişim biçimleri günümüzde bir düşünceyi aktarmaları veya tek başlarına bir gerçeği bildirmeleri amaçlanarak üretilmemektedir. Dolayısıyla: I) Yalnızca duygu aktarmak için yaratılmış bu ürünleri bir düşünceyi aktarmak veya bir sonuca ulaşmak veya haklılık bildirmek üzere kullananlar safsataya düşmekten kurtulamazlar. II) Yalnızca duygu aktarmak için üretilmiş bu ürünleri amaca uygun kullanıldıklarında safsata yapmakla suçlamak haksızlık olacaktır. Yukarıdaki dizeden medeniyetin niteliğiyle ilgili veya ona direnmek isteyenin neye gereksinim duyduğuyla ilgili hiçbir sonuca varılamaz. Buna karşılık bu konuda yeterince düşünmüş ve yargısını çoktan vermiş kişileri yüreklendirmek ve eyleme geçirmek için veya konu üzerinde hiç düşünmemiş kişileri düşünmeye çağırmak için etkin olarak kullanılabilir.