Mazruf Değil Zarf

(İng. style over substance /tone argument)

Kısaca zarf safsatası veya içeriği geçip üsluba takılma olarak da bilinir. Öneriyi yapan kişinin etkili dil, üslup ve şaşırtmaya başvurması veya tavırlarının, fikri sunuş biçiminin ikna edici rol oynaması durumunda ortaya çıkar.

“O efendi kılıklı adam hırsız olamaz.”

“Gülen çok kibar konuşan ve duygusal bir adam, bu kadar kötülüğü o işliyor olamaz.”

“A: Efendim mümtaz Peygamberimizin doğrum gününü yıllık törenlerle kutlamanın ne gibi sakıncası olabilir? Biz aziz halkımızın dinî değerlerine ve kutsallarına saygılıyız. Mevlüt kandilinin varlığı Kutlu doğum haftasını kutlamamıza engel değildir.
B: İşte böyle alçak, namussuz din satıcıları yüzünden bu din yeniliklerle tanınmaz duruma geldi. İslam’da yoktur böyle şeyler. Halkımız uymasın bu uydurukçulara.
A: Böylesine saygısız kişilerden din ve ahlak öğrenecek değiliz elbette. İzleyicilerimiz kimin haklı olduğuna karar vereceklerdir.”

Politikada bu yönteme sıkça başvurulur. Özellikle tarihsel mağdurluk bildiren ve kayırmacılık kovalayan toplum kesimlerinin sözcüleri bu yönteme sıklıkla başvururlar. Bir savcı ciddiyetiyle sunulmuş ve saygın kanallarda seslendirilmiş safsata dolu düzmece savlar, içerikten çok ambalaja bakmaya koşullandırılmış kalabalıklarca benimsenirler. İslam’ı karalayan söylemin temsilcileri, karşı kanadın yetersizliğini dikkatleri zarfa çekerek kullanırlar. Bu bağlamda zarf safsatası sıklıkla nitelikli adam karalama safsatası ve korkuluk safsatası ile bir arada bulunur. Deyim yerindeyse zarf safsatası, paspal ve samimi gerçeklerin takım elbise giydirilmiş profesyonel yalanlara dövdürülmesidir.

“A: Ne mozayiği ulan!
B: Görüldüğü gibi milliyetçi, ırkçı faşistler çokkültürlülükten öylesine nefret ediyorlar, kendilerine benzemeyenden öylesine korkuyorlar ki karşı sav sunmak yerine sözel şiddete başvuruyorlar, nefret suçu işliyorlar.”