Savı kabul ettirmek için birtakım duygulara seslenen safsata türleri pek yaygındır. Bunlardan bazıları Tehdit Safsatası, Acındırma Safsatası, Sonuç Safsatası, Önyargılı Dil Safsatası, Mazeret Safsatasıdır. Tehdit Safsatası, bir savın kabul edilmesi için, korkutmak, kızmak, tehdit etmek, güç kullanmaya kalkışmaktan doğan hatalı çıkarımdır. Aslında tehdidin başardığı şey çıkarımı engellemek değil doğru çıkarımın dile getirilmesini engellemektir, bu yüzden kimi kaynakta bir mantık safsatası sayılmasına karşın bir mantık hatası sayılmaz.
Acındırma /Duygu Sömürüsü Safsatası (İng. appeal to pity)
Savı karşısındakine kabul ettirebilmek için, onun acıma duygusundan yararlanma durumu.
“Tezimin kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Üç yıldır üzerinde çalışıyorum.”
“Ağır hastalığım nedeniyle mülakata giremedim. Onun için beni bu göreve kabul etmeliler.”
“Değnekçilik yapmayalım da aç mı kalalım? Ekmek parası…”
“O öksüz ve işsiz genç varken yarışmayı varlıklı bir bar şarkıcısının kazanması haksızlık.”
“İnançlarım ve fikirlerim uğruna iki yıl hapis yattım. Oyunuzu bana vermelisiniz.”
“Suriyeli mültecileri ülkelerinde istemeyenler şu öksüz Suriyeli çocukların yüzlerine nasıl bakabiliyorlar?”
Sonuç Safsatası (İng. appeal to consequences)
Savı kabul ettirmek için savın çekici sonuçlarını veya karşı savın olumsuz, sevimsiz sonuçlarını göstermektir.
“Evrimi kabul edemezsin. Evrim gerçek olsaydı bizi maymundan ayıran bir şey kalmazdı. Maymundan gelmiş olmak ağırına gitmiyor mu?”
“Üçüncü dünya savaşının çıkacağını düşünmüyorum. Böyle bir şeyin olacağını düşünseydik gece uyuyamazdık bile, bunalıma girerdik.”
Mazeret Safsatası (İng. fallacy of special pleading)
Kişinin, başkalarına uygulanan standart, ilke, kural vb. şeylerin geçerli bir neden olmaksızın kendisi için geçerli olmadığını savunması. Acındırma safsatasının özel bir türüdür.
“Cinayet işleyen birisinin cezalandırılması gereğini kabul ediyorum. Ama ben katil olmayı hiç istemedim, ben bugüne dek hep yasalara saygılı oldum.”
“Boşinançlar bilgisizlikten, bilinmeyene duyulan korkudan, geleceği bilmenin çekiciliğinden ve nedenselliği göz ardı etmekten ortaya çıkan inanç ve uygulamalardır. Ama astroloji binlerce yıldır farklı uygarlıklarda değişmeden uygulanagelmiş bir bilgi disiplinidir.”
“Kadınlar zayıf yaratılmışlardır. Onun için kadınlarda emeklilik yaşının daha düşük olması gerekir.”
Kadınların bedensel zayıflıkları ile ağır çalışma koşulları arasında ilgi bağı kurulsaydı bir safsatadan söz edilmez ve önerme tartışılabilirdi. Ne var ki emeklilik yaşını ilgilendiren değişkenler işe başlama yaşı, prim tutarı ve ortalama ömürdür. İlk ikisi kadın ve erkek için eşit iken hemen her uygar ülkede erkeklerin ortalama ömrü daha kısadır.
“Polis, hakim ve savcıların işlerinin gerektirdiği öncelik ve acele nedeniyle hız sınırına ve kırmızı ışığa uymama hakları vardır.”
Hakim ve savcıların genişletilmiş silah taşıma yetkileri de vardır. Ancak bu durum mantıklı bir nedensellikle açıklanabilmektedir. Ayrıca silah taşımak tek başına tehlike yaratacak bir durum değildir. Ancak hız sınırını aşmak ve tepe lambası ve sireni olmayan taşıtlarla kırmızı ışıkta geçmek sürekli tehlike yaratacak ve öbür sürücüleri de kuralları çiğnemeye özendirecektir.
“Yahudiler binlerce yıldır zulümlere, sürgünlere ve soykırımlara uğramış bir halktır. Uygar ülkeler Yahudilere göçmenlik konusunda öncelik tanımalıdır.”
Söz konusu halk şu anda sürgüne, soykırıma veya başka bir haksızlığa topluca uğramakta değil ise böyle bir ayrıcalığın ve ayrımcılığın gerekçesi oluşmamış demektir. Sav ile öncül arasında bir nedensellik bağı kurmamız için gereken yer ve zaman etmenleri sağlanmamıştır. Çıkarım geçersizdir. Günümüz basınında ve STK söyleminde bu türden istemlere şu veya bu etnik topluluk lehinde gittikçe artan oranda rastlanır. Dünyanın her yerinde toplumların kesimleri ve katmanları ayrıcalık sırasının kendilerine gelmesi için sıraya girmiş gibidir. Ussal düşünme alışkanlığı edinememiş politikacılar ve seçmenler böyle safsataları istenen düzenlemeyi yaparak ödüllendirmektedirler.
Önyargılı Dil Safsatası (Prejudicial Language)
Fikri kabul ettirmek için, öneride duygu yüklü veya ahlaksal yargıda bulunan terimlerin kullanılmasıdır. Basın ve politikada çok sık karşılaşılır.
“Her aklı başında insan, Türkiye’nin AB üyeliğini destekler.”
AB üyeliğini desteklemeyenlerin aklı başından gitmiş kişiler olduğu ima ediliyor.
“Sağcılar ve sağduyulu solcular bize oy veriyorlar.”
Partiye oy vermeyen solcuların sağduyusuz insanlar olduğu ima ediliyor.
“Kültür Bakanlığı bütçesi bürokratların azizliğine uğradı.” (Türk basını, 2012)
Basın, olumsuz izlenim vermek istediğinde bakanlık yöneticileri için “bürokrat”, yönetim ilişkileri için “bürokrasi” sözcüklerini; olumlu izlenim vermek istediğinde aynı şeyler için “üst düzey yetkili” ve “idari işlemler” sözcüklerini kullanabilmektedir.
“Yusuf Halaçoğlu, Erdoğan’ın diplomasındaki mezuniyet tarihinin 1981 olduğunu fakat üniversitenin 1982 Temmuz ayında kurulduğunu öne sürdü.” (haberler.com, 25 Nisan 2014)
Basının en sık yaptığı ince yönlendirmelerden biri “bildirdi /beyan etti” ve “öne sürdü /iddia etti” sözlerini bilerek ve yanlış olarak birbirinin yerine kullanmasıdır. Bu örnekte Erdoğan yanlısı haberler.com sitesi, muhalif milletvekilinin nesnel, kolayca doğrulanabilir veya çürütülebilir demecini “öne sürdü” söz öbeğiyle iletmeyi yeğleyerek demecin gerçekdışı olduğu izlenimini yaratmaktadır.
“Demirtaş: Çözüm sürecini baltalamak isteyen milliyetçi ve ırkçılarla hareket etmeyeceğiz.”(Basın, 2 Haziran 2013)
Demirtaş, duygu yükü bulunan iki ifade birden kullanıyor: Çözüm sürecini olumsuz bulanların engelleme çağrısını veya girişimini, yapıcılıktan çok yıkıcılığı çağrıştıran ‘baltalama’ sözcüğüyle niteliyor. İkincisi, çözüm sürecini ‘baltalamak’ isteyen herkesin milliyetçi ve ırkçı olduğunu ima ediyor.
“Şairin dediği gibi:
Nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?”
Yalnızca duyguları kabartmak amacıyla üretilen slogan, şiir ve şarkılar kendi adına düşünemeyen kalabalıkları ateşlemek için kötüye kullanıldıklarında baştan aşağı safsata metinlerine dönüşürler. Bu iletişim biçimleri günümüzde bir düşünceyi aktarmaları veya tek başlarına bir gerçeği bildirmeleri amaçlanarak üretilmemektedir. Dolayısıyla: I) Yalnızca duygu aktarmak için yaratılmış bu ürünleri bir düşünceyi aktarmak veya bir sonuca ulaşmak veya haklılık bildirmek üzere kullananlar safsataya düşmekten kurtulamazlar. II) Yalnızca duygu aktarmak için üretilmiş bu ürünleri amaca uygun kullanıldıklarında safsata yapmakla suçlamak haksızlık olacaktır. Yukarıdaki dizeden medeniyetin niteliğiyle ilgili veya ona direnmek isteyenin neye gereksinim duyduğuyla ilgili hiçbir sonuca varılamaz. Buna karşılık bu konuda yeterince düşünmüş ve yargısını çoktan vermiş kişileri yüreklendirmek ve eyleme geçirmek için veya konu üzerinde hiç düşünmemiş kişileri düşünmeye çağırmak için etkin olarak kullanılabilir.