Çok Sorulu Safsata

(İng. fallacy of many questions /multiple questions)

Tek ve basit bir cevap talep edermiş gibi sunulan bir sorunun aslında birden fazla cevap ihtiyacı yaratması durumudur. İmalı soru safsatasına benzer. Gazeteciler ve politikacılar sık kullanır. Usta bir muhabir bu tip sorularla istediği yanıtı almak üzere ilgilisini tuzağa düşürebilir. Halk oylamaları çoğu zaman bu türe örnektir. “Torba yasa” olarak anılan onlarca maddenin tek meclis oylamasına sunulduğu tasarılar bu türe örnektir. Meclis veya halk oylaması tek madde üzerinde olsa bile bu birçok sorulu safsata olabilir. Çünkü çoğu zaman bir yasa maddesi birden çok konuda yargı verir. Dolayısıyla iyi işlemeyen, ayrıntılara inmeyen meclis komisyonlarının, aceleci meclislerin bulunduğu bir yasama dizgesinin bütünüyle safsata üzerine kurulu olduğunu söyleyebiliriz.

 “2010 Anayasa değişikliği paketi halk oylamasına sunuldu.”

Bütün pakete tek oy verilmesi istendi. Olumlu bir değişikliğe evet oyu vermek isteyenler olumsuzları da onamaya zorlandı. Veya tersi…

“Bölücü ve irticai eylemlere karşı devleti savunmasız bırakmakla suçlanan bir Cumhurbaşkanı [özne 1] veya hukuku bile bile çiğnemekle suçlanan bir hükümet [özne 2] ile mi Avrupa Birliği’ne gireceğiz [hedef  1] veya enflasyonu yeneceğiz [hedef 2]?”

Yazar iki özneyi ve iki hedefi içeren 2×2=4 ayrı soruyu tek soruymuş gibi soruyor. Ayrıca, nasıl yanıtlarsak yanıtlayalım yazarın istediği seçeneklerden birini seçmiş olacağız.

“Sence Menderes’in idam edilmesi doğru muydu?”

“Menderes mahkemenin kendisine yüklediği suçları işlemiş miydi” ve “bu suçları idam cezasını hak etti mi” soruları bir arada soruluyor. Soruyu yönelten bir çarpıtma yapmak veya muhatabını tuzağa düşürmek istemiyor olabilir. Ancak sorunun muhatabı durumu çözümleyemezse yanlış bir yanıt vermesi veya kendini yanlış anlatması işten bile değildir.

“Üçüncü köprünün adına halk karar versin.”

Hükümet üçüncü köprü yapalım mı, gerek duyuyor muyuz sorularını atlayarak yalnızca köprünün adını halka soruyor. Hükümetin amacı halkın özgür iradesiyle yönetime katıldığı sanrısı yaratmak ise olumsuz tepki çekecek bir isim önererek sınırlı seçenek safsatasına da başvurabilir. Köprü gereksiniminin bilimsel olarak ortaya konup konmadığı, başka seçeneklerin bulunup bulunmadığı eleştirel düşünmeyi bilmeyen yurttaşın aklına gelmez.

“Taksim Gezi Parkı’na AVM yapılıp yapılmayacağını halkoyuna sunalım.”

AVM yapma düşüncesi halkın istemiyle mi ortaya çıktı ki soru halka yöneltiliyor?