Gazeteci Kılıklı NATO Askerleri

hypocrite

“Habercilik” ile psikolojik savaş arasındaki ince çizgi…

ukrayna kadınlar molotof bbc270222
“Ukrayna çatışması: Kadınlar kentlerini savunmak için molotof kokteyli yapıyorlar”

1) Önümüzdeki günlerde “Rusya sivillere ateş açtı” ve “kadınları öldürüyorlar, savaş suçu işliyorlar” başlıklarını yine aynı şirketin haberlerinde bekleyin. Hatta beklemeyin; Ukrayna devlet başkanı Zelenski daha şimdiden Rusya’nın sivilleri vurduğu iddiasıyla davacı oldu. “Sivilleri vuran Ruslar” haberlerini de aynı haber kaynaklarında herhangi bir yüz kızarması olmaksızın göreceğiz.

2) İşgalci askerleri öldürmek için evde bomba yapan Irak’lı yurtseverleri anlatan kaç haber hatırlıyorsunuz?

ağlayan yalan söyleyen kadın bbc280222
“Ukrayna çatışması: Mülteci kadın gözyaşları içinde neden kaçtığını anlatıyor.” Altyazı: “Çernikiv ağır bombalama altında. Şu anda bütün Ukrayna kentleri gibi.”

Önümüzdeki günlerde ağlayan kadın ve çocuk görüntülerine doyacağız. Bu psikolojik savaştır. Bizim komutanlarımızın hepsi de psikolojik savaş dersi almıştır, bilirler. Ama ya röportaj verip Türk halkını aldanmaktan korumak gibi bir dertleri yok (çünkü bu aydınlanma NATO’nun çıkarlarına aykırı olur) ya da değerli Türk basını komutanlarımız istese bile onları konuşturmazlar.

Ayrıca kadın yalan söylüyor, her Ukrayna kenti bombalanmıyor. Dahası, askeri yerler bombalanıyor, halk değil. 24 Şubat günü sabahın köründe Batılı haber ajanslarının “Ukrayna işgal edil” başlığını atmasının ardından dört gün geçti, Ruslar daha Kiev’e bile giremediler. Bugünlerde “Putin atom bombası kullanır mı” gibi deli saçması başlıklar atıyorlar. Çatışma durulduğunda Rusya’nın yaptığı “sivil katliamların ve soykırımların” hesabını sorma tiyatrosu oynanırsa şaşırmayın. Almanya’ya İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bunu yapmışlardı.

Bu arada orduların savaşırken sivil halkın seyretmesi gibi bir durumun asla olmadığını görüyorsunuz. NATO üyesi ülkelerin şirketleri de NATO için çalışıyorlar. Buna basın şirketleri de dahil, gördüğünüz gibi. Basın yazı dizisinde açıkladığım basın niteliklerinin uygulamasını gerçek zamanlı olarak görüyorsunuz. Hükümet/ordu iradesi ile sivil irade arasında ayrım olmadığı görülünce basın-yayında öznesiz cümleler veya “biz, onlar, insanlık, uygarlık” gibi belirsiz özneler gördüğümüzde neyin kast edildiği biraz daha berraklaşıyor.

haksöz ukrayna1

İHH ve Haksöz kimin emperyalist olduğunu tamamen karıştırmış durumda. Bunların “İslam” dediği şey her ne hikmetse hiç Amerika’nın çıkarlarına ters düşmüyor.

Ne ironi; ana sayfada sol üstte “Batı, hayatımızın bütün kalelerine oturdu” başlıklı 28 Şubat tarihli haberi görüyoruz!

newsweek ukrayna gönüllü

Ukrayna yabancı “gönüllü” asker birlikleri oluşturma çağrısında bulunmuş. Wikipedia sayfasını da dakikasında hazırlamışlar. Şimdi sözcüklere biraz dikkat edelim. IŞİD için ne dediler? “Dünyanın dört köşesinden toplanan Radikal İslamcı teröristler.” İçinde kim var, kim yok bilmiyoruz. “Terörist” nitelemesi bunları birörnek görmemizi sağlamak içindi. Yani içlerinde bazı ülkelerin eğitimci ve hatta yönetici subayları var mı diye kuşkulanmayalım istiyorlar. NATO şimdi Ukrayna’da benzer bir silahlı örgüt toplamaya çalışıyor. Ama adını “bölgesel güvenlik için uluslararası birlik” koyuyor. “Terörist” sözcüğünün yerini “gönüllü” sözcüğü alıyor. Bu birliklerin içinde NATO subayları olabilir. Bunu görünmez kılıp hepsini “gönüllüler” sepetine atmaya çalışıyorlar. Oysa teröristler de gönüllüdür.

birgün ukrayna barış.png

Benzer bir sürü haber yapıldı. Kendine “barışçı” veya “barışsever” diyenlerin hiçbiri eleştirel düşünebilme yetisine sahip değil, bu kesin. Bu şaşkınlar aslında NATO’nun saldırganlığını destekliyorlar. Yani savaş yanlısı bunlar, farkında değiller.

Unutanlar için araya kısa bir bilgi paragrafı ekleyeyim. Komünist devrimin ve İkinci Dünya Savaşı’ndan ardından SSCB’nin Doğu Avrupa ülkeleriyle birlikte komünist bir blok oluşturmasının ardından ABD şefliğinde NATO kuruldu. Hangi kitaba ve ansiklopediye bakarsanız bakın NATO’nun varlık nedeni olarak komünist yayılma tehdidi gösterilir. Ve fakat aynı NATO 1990’larda komünizmin yıkılıp SSCB’nin dağılmasından sonra lağvedilmedi. Çok zeki ve sevgi dolu olan barışseverler dünyanın dört köşesinde gösteriler yapıp “NATO dağıtılsın” demediler. Saldırganın kalmadığı bir dünyada NATO saldırganlıktan başka ne işe yarar diye sormadılar. “İncirlik kapatılsın” diyen tek bir barışsever göremezsiniz. Çünkü onların kafası yalnızca silahlar ateşlendiğinde çalışıyor. Silahları ateşlenmek zorunda bırakan hazırlayıcı koşulları, yani haksızlıkları, kötülükleri görmüyorlar. Nitekim NATO, Rusya ve Çin’e yönelttiği saldırganlığını güçlendirmek için Ukrayna’yı da safına katmak istediğinde Rusya buna tahammül göstermedi.

Şimdi, Rusya’yı silahını çekmeye zorlayan her davranış “barışçıl” mıdır? Rusya’nın silah bırakıp “barışı” sağlamasının sonucu NATO’nun bir parça daha güçlenip olası bir üçüncü dünya savaşında Rusya ve Çin’e karşı üstün gelmesidir. Ve bu savaşı zorlayan taraf NATO’dur. İkinci Dünya Savaşı’nı Almanya’nın başlattığını sanan barışseverler bu sorunu da Rusya’nın yarattığını sanıyorlar. Aslında bu göstericileri toplayıp yakın tarih sınavına sokmak gerek. Hiçbirinin geçemeyeceğine emin olabilirsiniz.

Aynı barışseverler Rus halkına kuşkusuz sıkıntı verecek olan ekonomik yaptırımlar hakkında çıt çıkarmıyorlar, dikkat edin. Ukrayna’ya resmen asker göndererek çatışmayı büyütmek isteyen Danimarka ve İngiltere gibi ülkeleri de kesinlikle kınamıyorlar. Rusya’yı kınama yüzeyselliğini aşan herhangi bir çözüm de önermiyorlar. Bilme sorumluluğu duymaksızın fikir sahibi olmak ve hatta talepte bulunmak ancak cahillere özgü bir davranış olsa gerek. “Niye kavga ettiğinizle ilgilenmiyorum ama ayrılmanızı istiyorum.” Bundan daha budalaca ve daha tehlikeli bir söylem olamaz herhalde.

Bu budalalık her yana sinmiş durumda. Ukrayna’yı tutanlar dayak yiyen kadınları da tutuyorlar. Diyorlar ki, “aranızdaki anlaşmazlıkla ilgilenmiyoruz ama zorbalık yanlıştır”. Veya: “Kadın ne suç işlerse işlesin ona el kalkmamalı.” Hiç bir çözüm üretmiyorlar, hatta aileyi darmadağın eden bütün hükümet politikalarını destekliyorlar, yani savaşı hazırlayan koşulları görmezden geliyorlar, kocanın tahammülü kalmadığında ise barışsever kesiliyorlar. Bugün bir sürü kişi 28 Şubat 1997’deki darbeyi kınadı. Kınayanların arasında AKP’li olmayan demokrasiseverler de var, 2010’dan beri seçim hilesini alışkanlık haline getirmiş olan AKP’liler de. Silahlı darbeyi kınamak için çocuk zekası yetiyor. Üniformalı, silahlı amcaları gör, kına… Ama seçim hilesini anlamak için zihinsel yetkinlik, bilgi edinme çabası ve bağımsız düşünebilme yürekliliği gerekiyor. Demokrat olmak, barışsever olmak, sevgi ve merhamet bayrağı çekmek kolay. Ama adaleti bilmek ancak eleştirel düşünürlere özgüdür. Şu hayvancağızın durumuna düşmememiz gerektiğini anımsatıyorum:

youtube.com/watch?v=oTdc23I0Lis

 

 

Tutarlılık Sınaması

Covid-19 vesilesiyle insanların bildirdikleri önceliklerle gerçek öncelikleri arasındaki farkların nasıl açığa çıktığına örnekler vermiştim. Sözgelimi o güne dek “benim bedenim benim kararım” sloganı atanların zorunlu aşı söz konusu olunca bedenlerinden vazgeçiverdiklerini gördük. “Özgürlük” bayrağını ateşe verip “bilim” bayrağını sallamaya başladılar. Sözgelimi doktorlar hekimlik meslek etik ilkelerini pek de umursamıyorlarmış, her şey hükümetin ve DSÖ’nün hatırı içinmiş, onu öğrendik. Sözgelimi “sıfır atık” politikasının sırf göstermelik olduğunu öğrendik. Sokaklar, tarlalar, ormanlar ve denizler rüzgarda uçuşan kullan-at maskeler ve eldivenlerle doldu. Güven denen şeyin önemini ve öyle göstermelik sloganlarla, taahhütlerle kazanılamayacağını hatırladık. Mantıkta ve eleştirel düşünme çabasında tutarlılığın ne denli önemli ve sahtesi üretilemeyen bir gösterge olduğunu hatırladık. Şimdi aynı tutarlılık sınamasını yapıyoruz.

Biliyorsunuz pek çok Batı ülkesi insan kaynaklı olduğunu ileri sürdükleri küresel ısınmayı durdurmak için yenilenebilir enerjiye geçme programları hazırlayıp uygulamaya koymuşlardı. Sözgelimi Almanya uzun süre önce nükleer santral projelerini durdurmuştu ve kömür santrallerini kısıp kapatma programı yürütüyordu [1]. Ama Rusya’ya yaptırım uygulayabilme ve böylece NATO saldırganlığını destekleyebilme uğruna bu plandan vazgeçiverdi [2]. Demek ki Almanya’nın önceliği küresel ısınmayı durdurmak değil NATO yayılmacılığıymış.

[1] https://en.wikipedia.org/wiki/Coal_phase-out#Germany

[2] https://www.reuters.com/business/energy/germany-step-up-plans-cut-dependence-russia-gas-2022-02-27/

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s